Bursa, İzmit’e en yakın şehirler arasında. Özellikle yeni İzmir otobanı ile çok kısa sürede ulaşabildiğimiz kadim şehir. Hem doğası hem tarihi kültürel mirası ile ülkemizin en çok turist alan şehirleri arasında.
Buradan hareketle Bursa’da bir günde gezebileceğiz altı gezi noktası hakkında bilgiler veriyoruz bu yazımızda.
Temel Bursa turu olarak adlandırılan bu kültür turunda Bursa’nın doğusunda bulunan 700 yıllık Osmanlı Köyü Cumalıkızık’ın otantik sokaklarından başladığınız tarih yolculuğu; Bursa’da en fazla ziyaret edilen manevi değer olan Emirsultan Hz.’nin külliyesi, ardından duraklama döneminden sonra ortaya konulan bir şaheser niteliğindeki Yeşil Külliyesi ile devam eder.
Bursa kalesinde yer alan Tophane mevkiini gezdikten sonra Osmanlı’nın ilk Ulucami’si ve en büyük camisi Bursa Ulucami’sini ziyaret edip günü Uludağ yolundaki İnkaya Köyü içinde yer alan Türkiye’nin en büyük ağacı Ulu Çınar’ın devasa kolları altında çay içerek tamamlayabilirsiniz.
Bursa’da Bir Günde Gezilebilecek Yerler
1 Cumalıkızık Köyü
2 Emir Sultan Külliyesi
3 Yeşil (I. Mehmed) Külliyesi
4 Ulucami
5 Tophane Meydanı
6 Tarihi İnkaya Çınarı
Şimdi gezilecek yerler hakkında detaylı bilgilere geçelim. Sizler de görüş önerilerinizi yorumlar kısmına yazabilirsiniz.
Cumalıkızık Köyü
“Kızık” ismi 11. yüzyılda Divan-ı Lugat-it Türk’te Anadolu ve Kuzey Suriye’deki “kızık” ismindeki Türkmen yerleşimlerini anlatan bir kelime olarak geçmektedir.
Bursa’daki Kızık Köyleri’nin 1300’lerin başında kurulduğu düşünülmektedir. Bunlar arasında en otantik ve en iyi muhafaza edilen köy olan Cumalıkızık, aynı zamanda orduya güvenli bir hinterlant oluşturmak amacıyla kullanılan bir Osmanlı stratejisi olan önce kırsal bölgenin, daha sonra kentlerin fethedilmesi stratejisini de yansıtmaktadır. Köy bir Vakıf Köyü’dür – bu da kalıcı olarak bir kamu kurumuna (külliyeye) ait olduğu, diğer külliyelerin ve yeni kentin yapımı için gelir oluşturma amacını taşıdığı anlamına gelir. Köyün oluşturulması, bir başkent olarak Bursa’nın kurulmasının bir parçası niteliğindedir.
17. Yüzyılda kayıtlarda Ortakızık Köyü, Cumalıkızık veya Camilikızık olarak yer almıştır. Bulunduğu alanda diğer altı Kızık (Derekızık, Hamamlıkızık, Değirmenlikızık, Fidyekızık, günümüzde mevcut olmayan Bayındırkızık ve Dalkızık) arasında, minberi bulunan ve Cuma Namazlarının kılınabildiği camisi olması nedeniyle bu adla ifade edildiği düşünülmektedir.
Köyün kendisi, yapısı, ortamı ve evleri orijinal planlarını ve yapım tekniklerini muhafaza etmiştir; ve köyün bütünü Erken Osmanlı Dönemi’ne en yakın “hava”yı yaratmaktadır. Köyün etrafındaki arazi, ilk başlarda olduğu gibi hala tarım ve ormancılık için kullanılmaktadır.
2014 yılında UNESCO Dünya Mirası olarak ilan edilen alan içerisinde yer almaktadır.
Emir Sultan Külliyesi
Yıldırım Bayezid’in kızı ve Emir Sultan Hazretleri’nin eşi olan Fatma Hundi Hatun tarafından Emir Sultan adına inşa ettirilmiştir. Külliye; erguvan ağacı çiçek açtığında Emir Sultan’ın etrafında toplanan dervişlerin, Emir Sultan’ın vefatından sonra da toplandığı yer olmuştur. Külliyenin hamamı günümüzde el sanatları atölyesi olarak kullanılmaktadır.
EMİR SULTAN CAMİ
Yıldırım Bayezid’in kızı ve Emir Sultan’ın eşi Hundi Hatun tarafından 15. yüzyılda inşa ettirilmiştir. Emir Sultan adına yaptırılan cami, Bursa camileri arasında en büyük kubbeye sahip olandır. 1795 ve 1855 depremlerinde hasar görmüş tekrar onarıldığında zemin yükseltildiği için temelleri aşağıda kalmıştır. Oldukça geniş bir avlusu olan Emir Sultan Camii, ziyarete gelenleri ilk olarak bu geniş avluda karşılamaktadır. Caminin duvarlarında çok sayıda kuş yuvası bulunmaktadır.
EMİR SULTAN TÜRBESİ
Yıldırım Bayezid, Çelebi Mehmed ve II. Murad dönemlerinde yaşamış, hem devlet erkânı hem de halk tarafından manevi anlamda saygı ile kabul görmüş bir Allah dostu olan Emir Sultan’ın türbesi inanç turizmi açısından Bursa’da en fazla ziyaret edilen yerdir. Türbenin olduğu Emir Sultan mahallesinde Emir Sultan’a hürmet olarak asırlardan beri ramazan davulu çalınmaz. Asıl adı Muhammed Şemseddin olan ve Buhara kökenli Emir Sultan; Hz. Peygamber soyundan geldiği için Emir, gönüllere taht kurduğu ve sultan damadı olduğu için Sultan sıfatı ile anılır.
Yeşil (I. Mehmed) Külliyesi
Sultan I. Mehmed (Çelebi) tarafından 1419 yılında yaptırılan külliye, Ankara Savaşı’nda (28 Temmuz 1402) Timur karşısında alınan mağlubiyetin ardından, Osmanlı hâkimiyetinin yeniden doğuşunu sembolize etmektedir. Külliye; cami, medrese,han, türbe, hamam ve imaretten oluşmaktadır. Türbenin içinde Çelebi Sultan Mehmed’in, oğulları ve kızlarının ve dadısının sandukaları bulunur.
Evliya Çelebi Seyahatnamesi’nde Yeşil Camii için:”Bu cami letafeti ve güzelliği yönüyle öyle bir camidir ki, yeryüzünde bunun gibi bir bina yapılmamıştır” der.
Caminin mihrabı, mahfili döneminin İznik çinileriyle kaplanmış olup, olağanüstü bir süslemeye sahiptir. Çiniler %80 oranında kuvars, diğer bir deyişle yarı değerli maden taşları içermektedir. Külliyenin yapıları öncelikle mimarı Hacı İvaz Paşa başta olmak üzere, Bursalı Nakkaş Ali İbn İlyas Ali, çini ustası Mecnun Mehmed, tahta oymacısı Tebrizli Hacı Ali ve kiremitçi Pir Mehmed Çelebi gibi sanatkârların olağanüstü gayretleriyle oluşturulmuştur.
Yapıdaki süsleme elemanlarında sanatçı imzalarına yer verilmesi yapının banisi Sultanın sanata ve sanatçıya verdiği değeri de göstermektedir.
Külliye içindeki yapılar ve süslemeleri araştırmacı ve sanatçıların tarih boyunca ilgisini çekmiş, onların farkındalığı Bursa’nın tanınırlığını arttırmıştır. Bursa Valisi Ahmet Vefik Paşa tarafından 1864-67 yılları arasında Bursa’ya davet edilen Fransız mimar Leon Parvillé, Yeşil Cami’nin cephe, iç mekân, taş işçiliği ve çini süslemelerini detaylı biçimde çizerek günümüze yapıyı tanıtıcı önemli belgeler bırakmıştır.
İlk Türk arkeoloğu kabul edilen, müzeci ve ressam Osman Hamdi Bey (1842-1910) Türk resminde figürlü kompozisyon kullanan ilk ressam olarak da bilinmektedir. Aynı zamanda Sanayi-i Nefise Mekteb-i Alisi (Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi) ve İstanbul Arkeoloji Müzesi kurucusu olan Osman Hamdi Bey’in en tanınmış eserlerinden biri olan “Kaplumbağa Terbiyecisi”(1906) tablosundaki figür, mekân olarak Bursa Yeşil Cami’nin üst katındaki odada gösterilmiştir.
İki Müzisyen Kız (1880), Yeşil Türbe’de Dua (1882) adlı tablolarında da çiniler gerçekçi görünüşleriyle dikkat çekmektedir. Ressamın tablolarına konu olan Yeşil Cami ve Türbe çinileri günümüzde de aynı etkilerini sürdürmektedir.
Fatih Sultan Mehmed döneminde, 1480 yılında Türbedar Köse Ali Paşa (Sofu Bedreddin) tarafından tek hamam tipolojisinde yaptırılan ve kapısı üzerindeki kitabesinde devrengeç suyu kullanıldığı yazılı olan hamam’ın çapraz karşısında Sultaniye Medresesi ismi ile zamanın en saygın medreselerinden biri olan Yeşil Medrese ise Türk İslam Eserleri Müzesi olarak faaliyet göstermektedir. İmarethane aynı işlevini korumaktadır.
2014 yılında UNESCO Dünya Mirası olarak ilan edilen alan içerisinde yer almaktadır.
Ulucami
Ulu Cami, Yıldırım Bayezid tarafından 1396-1399 yılları arasında yaptırılmıştır. Yıldırım Bayezid 1396 Niğbolu zaferi sonrasında Bursa’da 20 adet mescit yaptırmak istemiş ancak dönemin önemli âlimlerinden olan damadı Emir Sultan’ın önerisiyle 20 kubbeli Ulu Cami’yi yaptırmıştır. Mimarı kesin olarak bilinmemekle birlikte bazı kaynaklarda Ali Neccar ismi üzerinde durulmaktadır.
Osmanlı mimarisinde, çok kubbeli cami formunun en büyük örneği olmuştur. Ulu Cami, İslam dinindeki kutsal mekânlar içinde, dönemin âlimleri tarafından 5. makam (Mekke, Medine, Kudüs ve Şam’dan sonra) olarak kabul edilmektedir. Dikdörtgen planlı olan Ulu Cami ’nin doğu, batı ve kuzey cephelerinde üç kapısı bulunmaktadır. Kuzey cephesindeki taç kapısı diğerlerine göre daha görkemli olup mermerden yapılmıştır.
Cami, kalın beden duvarları ile 12 adet kare planlı yığma fil ayaklarını birbirine bağlayan kemerler ve pandantiflere oturan 11 metre çapındaki yirmi adet kubbe ile örtülüdür. Caminin orta kısmındaki kubbenin üstü camlı olup, altında 16 köşeli büyük bir şadırvan bulunmaktadır.
Cami’nin içinde bulunan ve bazıları Abdülfettah Efendi, Kazasker Mustafa İzzet Efendi, Sami Efendi, Şefik Efendi gibi meşhur hattatlara ait olan 129 adet yazı, hat sanatının özgün örnekleri olarak gösterilmektedir. Fil ayakların her yüzünde celî sülüs ve kûfî hatlarla Esmâü’l-Hüsnâdan örnekler yazılmıştır. Ayrıca camide Sultan II. Mahmud’a ait bir levha da bulunmaktadır.
Caminin kündekârî tekniğinde, çivi veya bir başka bağlayıcı kullanmadan, birbirine geçme parçalardan oluşan minberi bir sanat eseri niteliğinde olup, Hacı Muhammed bin Abdülaziz bin İbnü’d-Devâkî tarafından yapılmıştır. Minberin doğu yüzünde güneş sistemi, batı yüzünde ise Samanyolu galaksisi tasvir edilmiştir. Ayrıca minberin kapısı üzerinde bulunan kitabede, Yıldırım Bayezid’in emriyle caminin H.802 (1399) yılında tamamlandığı belirtilmektedir.
Cami’nin kuzey cephesinin köşelerinde, kaidesi mermerden, gövdeleri tuğladan örülmüş birer minaresi vardır.
Tophane Meydanı
İsmini geçmişte ramazan aylarında iftar ve sahur vaktini haber vermek amacıyla patlatılan toplardan alan Tophane Meydanı’nda tarihi savaş toplarının yanı sıra, saat kulesi, Osmangazi ve Orhangazi Türbeleri, seyir terası, Kurtuluş Savaşı Şehitliği, asırlık çınar ağaçları ve çay bahçeleri yer alır.
Tarihte Bursa’nın kurulduğu yer olan meydan, 1855 depremine kadar Bursa Sarayı’na da ev sahipliği yapmaktaydı. Bursa’nın en güzel seyir teraslarına sahip olan Tophane Meydanı’ndan dilerseniz Bursa Ovası’nı dilerseniz bir kahve eşliğinde Uludağ manzarasını ve Hanlar Bölgesi’ni seyredebilirsiniz.
Tarihi İnkaya Çınarı
Bursa’nın dört bir tarafı asırlara meydan okuyan anıt ağaçlarla doludur. Bu ağaçlardan en bilineni, Çekirge semtine 4 km uzaklıkta ve Uludağ Yolu üzerinde bulunan İnkaya Köyü’ndeki 600 yılı aşkın yaşı ile İnkaya (Ulu) Çınarı’dır.
Fiziksel olarak Türkiye’nin en büyük ağacı olan bu Çınar’ın Çapı 3 metre, çevresi 10 metre, yüksekliği 37 metredir. 13 ana dalı vardır ve dallarının her biri ağaç gövdesi kalınlığındadır.
kaynak : bursa.com.tr